Yaşamak, sadece günleri saymak değil; sağlıklı bir yaşam sürmekte önemli. Ancak, 100 yaşını devirmiş iki kadın, uzun yaşamın gerçek sırrını, diyet ve egzersizi unutun diyerek ilan etti. Son zamanlarda dünya genelinde uzun yaşam ve sağlıklı yaş alma üzerine yapılan araştırmalara yeni bir soluk getiren bu iki kadının hikayesi, herkesin dikkatini çekiyor. Uzun bir ömrün kapılarını aralayan bu bilgilerin ardında yatan gerçekler, toplumda sağlıklı yaşamanın algısını değiştirebilir.
Yıllarca sağlıklı yaşam tarzı ile tanınan bilim insanları ve uzmanlar, sağlıklı bir diyetin ve düzenli egzersizin yaşlılık döneminde ne kadar önemli olduğunu vurgulamış olsa da, 100 yaşındaki bu iki kadının açıklamaları farklı bir bakış açısı sağlıyor. Aylin ve Şule, her biri farklı yaşam tarzlarından gelmelerine rağmen, benzer bir noktada buluşuyorlar: Gerçek mutluluğun ve uzun yaşamın temeli ruhsal sağlıktır. Aylin, “Dünyayı neşeyle karşılamak, her yeni güne umutla başlamak en büyük serumum. Hayatımda karşılaştığım tüm zorluklarda daima gülümsemeyi başardım,” derken, Şule ise “Arkadaşlık ve sevgi dolu ilişkiler, hayatıma anlam kattı. Bu gibi duygusal zenginlikler, enerjimi hiç eksiltmedi,” şeklinde yorum yapıyor.
Her iki kadın da uzun yaşamanın sırrının diyet ve egzersizden çok, yaşamın paylaşılarak güzelleştirildiği bir süreç olduğuna inanıyor. Aylin ve Şule, insan ilişkilerinin sağlıklı yaşamak üzerindeki etkilerine dikkat çekiyorlar. “Sabahı uyandığımda çevremde sevgi dolu bir aile ve arkadaşların olması, benim için en büyük motivasyon kaynağı” diyor Aylin. Bu hikaye, modern çağ insanının giderek yalnızlaştığı bir dönemde, toplumsal bağların ne denli önemli olduğunu gözler önüne seriyor. Sosyalleşmek, mutlu olmak ve başkalarıyla kaliteli zaman geçirmek, bu iki kadının yaşam tarzlarının temelini oluşturuyor.
Uzun yaşam ile ilgili araştırmalara bakıldığında, şunlar görülmektedir; günlük stresin yönetilmesi, düzenli uyku, beslenme tercihlerinden çok daha önemli bir konudur. Aylin ve Şule’nin söylemleri, aslında unutulan bir gerçeği hatırlatıyor: Duygusal denge ve sosyal etkileşim, sağlıklı bir yaşam için bedenimiz kadar önemlidir. Hayatta kalmanın ötesine geçmek ve yaşamdan zevk almak, zihinsel ve duygusal sağlığın ne denli kritik olduğunu vurguluyor.
Bu iki ilham verici kadının açıkladıkları yaşama dair sırlar, hepimize önemli dersler veriyor. Uzun bir yaşam için sırf fiziksel sağlık değil, ruhsal esenlik ve sosyal bağların da esas olduğunu unutmamak gerekiyor. Aylin ve Şule, aralarındaki dostluğun ve birbirlerine olan desteklerinin, yaşlandıkça onları nasıl daha güçlü kıldığını anlatıyorlar. Bu yaklaşım, aslında birçok bireyin kendine sorduğu “Yaşlanınca nasıl daha mutlu olurum?” sorusuna da bir cevap niteliği taşıyor. Belki de, sağlıklı yaşamın koşulu sadece bedensel hastalıklardan kaçmak değil; aynı zamanda ruhsal esenliği, sevinci, umut ve mutluluğu hayatın merkezine koyabilmek.
İki kadının hayat hikayeleri, yaşlanmayı korkutucu bir süreç olmaktan çıkarıyor. Bilinçli olarak sosyalleşen, sevgi dolu ilişkiler kuran ve bunları devam ettiren insanlar, sadece uzun yaşamakla kalmıyor; aynı zamanda daha mutlu ve enerjik bir yaşam sürme fırsatını yakalıyorlar. Unutmayalım ki, uzun bir yaşamın gerçek bir formülü, sadece beslenme ve spor değil, aynı zamanda insanların birbirleriyle kurduğu sevgi dolu ilişkiler ve yaşayabilen kalplerinde bulunuyor.