Bahar Aksu’nun trajik şekilde hayatını kaybetmesi, Türkiye’de kadın cinayetleri üzerine dikkatleri bir kez daha yoğunlaştırdı. Özel bir çevrede tanınan 29 yaşındaki Bahar Aksu, 2022 yılında bir cinayet sonucu hayattan koparıldı. Olayın ardından başlayan soruşturma süreci, toplumda büyük bir yankı uyandırırken, katil Rüstem Elibol’un yargılanma süreci de hız kazandı. Son olarak, kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla Rüstem Elibol’a istenen ceza netlik kazandı. Bu yazıda, Bahar Aksu cinayetinde yaşanan gelişmeleri, katilin durumu ve alınan tedbirleri detaylı bir şekilde ele alacağız.
2022 yılı, Bahar Aksu için korkunç bir sonun başlangıcı oldu. Olayın meydana geldiği gün, Bahar Aksu’nun evinde Rüstem Elibol ile bir tartışma yaşadığı kaydedildi. Yapılan araştırmalar sonucunda, Elibol’un Aksu’ya karşı uzun bir süre boyunca psikolojik şiddet uyguladığı ortaya çıktı. Dinamik bir iş yaşamı olan Aksu, aynı zamanda sosyal çevresinde aktif bir bireydir. Ancak, özel hayatındaki bu karanlık tablo, onun hayatına mal oldu. Bahar Aksu’nun cansız bedeni, evinde bulunduğunda, aile ve arkadaş çevresini büyük bir yas içine soktu.
Yargılama süreci başladığında, kamuoyu Rüstem Elibol’un cinayetle ilgili tüm detayları öğrenmek için sabırsızlanıyordu. Bahar Aksu’nun ailesi, Elibol’un sadece ceza almasını değil, aynı zamanda topluma örnek olacak bir ceza verilmesini talep etti. Bu cinayet, kadın cinayetleri konusunda yürütülen mücadelede bir dönüm noktası olabileceğinden dolayı, birçok kadın derneği ve hak savunucusu da olaya dikkat çekmekteydi. Bahar Aksu’nun hikayesi, yalnızca bir bireyin trajedisi değil, aynı zamanda toplumun bu konuda nasıl bir değişim gerektiğini gösteren bir öyküydü.
Rüstem Elibol’a yöneltilen suçlamalar, Aksu’nun katledilmesiyle sınırlı değildi. Yapılan tanık ifadeleri ve toplumsal baskılar, cinayetin ardındaki sebepleri daha da açığa çıkardı. Tüm bu süreçler sonrası, Elibol için 25 yıl hapis cezası istenmesiyle birlikte adalet arayışları yeni bir boyut kazandı. Birçok kadın hakları savunucusu ve aktivist, verilen bu cezanın yetersiz olduğunu belirterek, Elibol'un hayatının sonuna kadar cezaevinde kalmasını talep ediyor. Bu durum, toplumsal bir seferberlik haline dönüşerek, aynı türden suçların önlenmesine yönelik çağrıları artırdı.
Hukuki süreç boyunca yapılan duruşmalar, Bahar Aksu'nun ailesinin yanı sıra birçok gönüllü izleyici tarafından takip edildi. Yapılan her açıklama ve sunulan her delil, adaletin sağlanması için kritik bir öneme sahipti. Türkiye genelinde kadına yönelik şiddete karşı bir bilinçlenme ve mücadele süreci başlatan Bahar Aksu'nun hikayesi, sanılanın aksine yalnızca Aksu'nun değil, benzer durumlardaki diğer kadınların da sesi oldu.
Sivil toplum kuruluşları, Bahar’ın anısını yaşatmak ve kadın hakları konusunda duyarlılık oluşturmak amacıyla çeşitli kampanyalar başlattı. Rüstem Elibol'un yargılanma sürecinde, kadın cinayetlerine karşı daha etkin yasaların gerekliliği üzerine yapılan tartışmalar, Türkiye'deki toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin de bir yansıması olarak ortaya kondu. Geride bıraktığımız her gün, Bahar Aksu gibi birçok kadının hayatı, cinsiyet temelli şiddet nedeniyle sona ermekte ve bu durum toplum açısından kabul edilemez bir gerçeklik haline gelmektedir.
Sonuç olarak, Bahar Aksu’nun cinayeti, sadece aynı ismi taşıyan bir dava değil, aynı zamanda toplumsal bir utanç meselesidir. Rüstem Elibol’a yöneltilen 25 yıllık ceza talebi, toplumun kadına yönelik şiddete karşı daha net bir duruş sergilemesi adına bir fırsat olarak görülmelidir. Bahar Aksu'nun hatırası ve yaşadığı acılar, mücadelelere ilham kaynağı olmaya devam edecek. Kadınların güvenliği, yalnızca yasal düzenlemelerle değil, aynı zamanda toplumsal farkındalık ile sağlanabilir. Toplumun her kesiminden gelen destekle, Bahar Aksu’nun kaybolan hayatını geri getirmek mümkün olmasa da, benzer trajedilerin önüne geçmek için bir araya gelinmelidir.