Cenevre, uluslararası diplomasi arenasında yeniden bir odak noktası haline geldi. 10 Ekim 2023 tarihinde, ABD ve Çin'in üst düzey temsilcileri bir araya gelerek iki ülke arasındaki ilişkilerin geleceğini belirlemek adına kritik bir toplantı gerçekleştirdi. Bu toplantı, son yıllarda artan gerilimlerin ardından önemli bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor. Tarafların ticaret, güvenlik ve iklim değişikliği gibi önemli konularda nasıl bir yol haritası çizeceği merak konusu. Hem küresel siyasi istikrarı etkileyecek bu görüşme, aynı zamanda iki ülkenin birbirlerine olan bağımlılıklarının da altını çiziyor.
Toplantının başında, iki ülke arasında artan ticaret savaşının etkileri gündeme geldi. Her iki taraf da, son yıllarda uygulanan gümrük tarifeleri ve ticaret engellerinin ekonomik büyümeyi olumsuz etkilediğini kabul etti. ABD’li yetkililer, ‘özgür ve adil ticaretin’ sağlanması için, Çin’in ekonomik politikasında reform yapması gerektiğini vurguladı. Çinli temsilciler ise, “eşit şartlarda rekabet” ilkesine vurgu yaparak, Batı’nın uyguladığı baskıların haksız olduğunu belirtti.
Sadece ekonomik ilişkiler değil, bölgesel güvenlik meseleleri de toplantıda önemli bir yer tuttu. Güney Çin Denizi’ndeki askeri karşılaşmalar ve Tayvan üzerindeki gerilimler, taraflar arasında tartışılan konular arasındaydı. ABD, bölgedeki müttefikleriyle iş birliği yaparak, Çin’in artan askeri gücünü dengelemeye çalıştıklarını belirtti. Çin ise, ABD’nin bölgedeki askeri varlığını azaltması gerektiğini savundu. Her iki ülkenin de, bu konularda iş birliği ve diyalog kanallarını açık tutma noktasında uzlaşması gerektiği üzerinde duruldu.
Dünyanın en büyük iki ekonomik gücü olarak, iklim değişikliği sorunu da toplantının önemli bir maddesi haline geldi. ABD’nin, iklim değişikliği ile mücadelede öncelikli hedeflerinden biri olan karbon salınımını azaltma çabalarına Çin’in katılımı, toplantıda ana konulardan birini oluşturdu. Çin, kendi kalkınma sürecini sürdürürken iklim değişikliği ile gönüllü olarak mücadele edeceğini ifade etti. Ancak, bu konuda uluslararası destek ve iş birliğine ihtiyaçları olduğunun da altını çizdi.
ABD’li yetkililer, Çin’in karbon salınımını azaltma hedeflerinin yeterli olmadığını, bu bağlamda daha iddialı bir hedef belirlemesi gerektiğini vurguladı. İki ülkenin, küresel iklim değişikliği ile mücadelede nasıl ortak stratejiler geliştirebileceği konusunda da fikir alışverişinde bulunuldu. Uzmanlara göre, bu alan, iki ülke arasındaki rekabette iş birliğinin sağlanabileceği potansiyel bir zemin sunmaktadır.
Cenevre zirvesinde alınan kararların, uluslararası ilişkiler ve dünya ekonomisi üzerinde uzun vadeli etkileri olacağı düşünülüyor. Diplomatik dilin ötesinde, gerçek sorunların çözümü için somut adımlar atılmadığı takdirde, bu tür toplantıların sadece birer sembolik değere sahip olacağı aşikâr. Her iki tarafın da, rekabetten ziyade iş birliği noktasında bir adım atmadığı sürece, global çağın getirdiği zorluklarla başa çıkmaları zor olacaktır.
Toplantının sonunda, iki ülke liderlerinin, tarafların birbirinin endişelerini anlaması ve diyalog kapılarını açık tutma kararlılığını vurguladıkları belirtildi. Ancak, bu konuların çözümü için atılacak somut adımlar ve stratejik planlamaların da hayata geçirilmesi gerektiğini ifade ettiler. Cenevre toplantısı, gelecekteki gelişmelerin ve müzakerelerin temelini atma açısından büyük bir fırsat sundu. Herkes, bu tarihin ardından ABD ve Çin arasındaki ilişkilerin nasıl şekilleneceğini merakla bekliyor.