Son günlerde Orta Doğu'nun kalbinde yaşanan gelişmeler, bölgede barış umudunu tekrar sarsmaya başladı. İsrail ile Filistin arasında 2023 yılının başlarında sağlanan geçici ateşkesin bozulması, bu süreçte taraflar arasında gerginliği artırdı. Geçmişten günümüze süregelen çatışmalar, her seferinde yeni formasyonlar ve aktörler ile canlanırken, bu son durum, uluslararası kamuoyunu da derinden etkiledi. Bu yazıda, ateşkesin çöküşüyle birlikte yeniden alevlenen savaş çığırtkanlığını ve bunun bölgede yaratacağı olası sonuçları inceleyeceğiz.
İsrail'in ateşkese yönelik aldığı riskli adımlar, bölgedeki dengeyi bir kez daha tehdit ediyor. Uzun süredir süregelen çatışmaların ardından sağlanan geçici ateşkes, tarafların uluslararası baskılar sonucu yapmış olduğu bir uzlaşmaydı. Fakat, her iki tarafın da karşılıklı suçlamaları ve düzenlenen saldırılar, bu ateşkesin sürdürülebilirliğini sorgulamaya açtı. Özellikle İsrail güçlerinin, Gazze Şeridi'ne yönelik düzenlediği hava saldırıları, Filistin tarafında büyük bir tepkiye yol açtı. Ateşkesin bozulmasında en kritik faktörlerden biri, tarafların birbirlerine duyduğu güvensizlik ve nişanlılıklar. İsrail, Filistin gruplarını terörist olarak nitelendirirken, Filistinliler de İsrail'in devlet terörizmi uyguladığını belirtiyor. Bu karşılıklı suçlamalar, ateşkesin belirsizliğini artırıyor ve çatışma döngüsünü besliyor.
Şu anki çatışma ortamı, uluslararası diplomasinin de sorgulanmasına neden oluyor. Birçok ülke, ateşkesin yeniden sağlanması için arabuluculuk yapmaya çalışıyor ancak tarafların iradesi nasıl şekillenecek, bilinmiyor. Bu süreçte, savaş çığırtkanları tercihlerini bir kez daha netleştiriyor. Aşırı milliyetçi ve radikal gruplar, yaşanan olayları kendi lehlerine kullanarak, böylesine kritik bir atmosferde halkı mobilize etmeye çalışıyor. Hem sosyal medya hem de geleneksel medya, bu grupların propagandası için etkin bir alan haline geldi. Bu durum, bölgedeki gerilimi artıran ve halkı daha fazla ayrışmaya yönlendiren bir etkene dönüşüyor.
Özellikle son günlerde yapılan açıklamalar ve düzenlenen mitingler, savaş naralarının daha da yükselmesine neden oldu. Bazı liderler, Filistin ve İsrail arasındaki çatışmaları kendi çıkarlara hizmet eden bir araç olarak kullanıyorlar. Bu yönüyle, ateşkese zarar veren faktörlerin sadece askeri sevkiyatlar ve saldırılardan ibaret olmadığı, aynı zamanda siyasi manipülasyonlar da olduğunu unutmamak gerekiyor.
Bölgede yaşanan bu gelişmeler, aynı zamanda uluslararası ilişkileri de etkileyen bir boyuta ulaştı. Birçok ülke, bu çatışmanın çözümü için devreye girmeye çalışmalarına rağmen, etkili bir sonuç elde etme konusunda zorluk yaşıyor. Özellikle ABD ve Avrupa ülkelerinin izlediği politikalar, bu tür kriz anlarında genellikle yetersiz kalıyor. Geçmişteki başarısız müdahaleler, bu ülkelere karşı güvenin kaybolmasına yol açtı. Dolayısıyla, ateşkesi sağlamak ve sürdürmek, sadece bölge aktörlerinin iradesine değil, aynı zamanda uluslararası gücün de harekete geçirilmesine bağlı olmaktadır.
Sonuç olarak, İsrail’in büyük bir kumar oynaması, çatışmanın seyrini tekrar değiştirebilir. Ancak, bu kumarın riskleri büyük ve geri dönülmez sonuçlara yol açabilir. Ateşkes bozuldu, savaş çığırtkanları yeniden sahnedeki yerini aldı; şimdi sırada uluslararası toplumun bu krize nasıl yanıt vereceği var. Barışçıl bir çözüm için harekete geçilmediği takdirde, Orta Doğu’da yeni bir kanlı dönem başlayabilir. Unutulmamalıdır ki, savaş çığırtkanlarının sesi hiç olmadığı kadar güçlü ve bu güç, durumu daha da karmaşık bir hale getiriyor.