Kıbrıs, 20. yüzyılın ortalarında yaşanan karmaşık siyasi ve etnik çatışmaların izlerini taşıyan bir adadır. 1974 yılında meydana gelen Kıbrıs Barış Harekatı’nın üzerinden 51 yıl geçmiş olmasına rağmen, bu süreçte kaybolmuş olan 947 kişi hala bulunamamış durumda. Aileleri umutla bekliyor, ancak hala yanıt bekleyen pek çok soru var. Bu kayıpların, Kıbrıs toplumunda yarattığı derin travmalar ve aradan geçen yıllara rağmen süregelen adalet arayışı, adanın geçmişine ışık tutmaktadır.
Kıbrıs’taki kayıplar, yalnızca sayılardan ibaret değildir; her biri bir insan, bir aile, bir hikaye. 1974 öncesinde ve sonrasında birçok insan, etnik kökenleri nedeniyle hedef haline gelmiş, savaşın kaosunda birer birer kaybolmuşlardır. Bunlar arasında askerler, sivil halk, kadınlar ve çocuklar da yer alıyor. Her bir kayıp, ardında bir yas ve belirsizlik bıraktı. Kayıp yakınları, yıllar geçmesine rağmen, sevdiği insanların akıbetini öğrenme umudunu yitirmedi. Sorular yanıt bekliyor; 'Neden kayboldu?', 'Nerede?'; 'Hayatta mı?'
Uluslararası toplum ve insan hakları örgütleri, kayıpların aileleri için adalet arayışında önemli bir rol oynamaktadır. Kıbrıs Hükümeti, kayıp kişilerin akıbetini belirlemek amacıyla oluşturulan Kayıp Şahıslar Komitesi aracılığıyla çalışmalarını sürdürüyor. Ancak bu süreç, zaman zaman yavaş ilerlemekte. Aile üyeleri, kayıplarınınfindan kaynaklı duygusal yükle başa çıkmaya çalışırken, aynı zamanda adaletin bir gün sağlanacağına dair umudunu koruyor.
Kayıp kişilerin akıbetinin belirlenmesi, sadece Kıbrıs için değil, uluslararası barış ve insan hakları açısından da kritik bir durum. İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) ve diğer uluslararası kuruluşlar, kayıpların bulunması ve ailelerin haklarının korunması için çalışmalar yapıyor. Savaş sonrası kaybolmuş kişilerin akıbetinin belirlenmesi, toplumsal uzlaşmanın sağlanması için de bir gereklilik. Bu bağlamda, hem Türkiye hem de Kıbrıs Cumhuriyeti, kayıp yakınları ile diyalog kurarak bu acının hafiflemesine katkıda bulunmalı.
51 yıl geçmiş olmasına rağmen, bu kayıplarla ilgili yapılan çalışmalar ve ailelerin seslerini duyurma çabaları, oldukça önemlidir. Geçmişle yüzleşmeden geleceğe yön vermek oldukça zordur. Dolayısıyla, kayıplar konusunda yapılan araştırmalar ve yürütülen kampanyalar, toplumsal yaraların sarılması açısından bir umut ışığı sunmaktadır. Uluslararası kamuoyunun duyarlılığı, kayıpların bulunmasında ve ailelerin adalet talep etmesinde önemli bir etkiye sahiptir.
Sonuç olarak, Kıbrıs’ta 947 kişi hala kayıp listesinde yer alıyor. Bu kayıpların gerçek hikayeleri ve mağdur ailelerin çektiği acılar, unutmamamız gereken bir gerçek. Kayıp kişilerin bulunması ve adaletin sağlanması, yalnızca Kıbrıs için değil, tüm insanlık için önemli bir meseledir. Unutulmamalıdır ki, her kayıp bir hatıra, her hatıra bir insan hikayesidir. Ve bu hikayelerin unutulması, tarihimizi unutmamız anlamına gelir. Toplumlar, geçmişle yüzleşmeden geleceği inşa edemez. Bu nedenle, kayıpların akıbetinin belirlenmesi ve yas sürecinin sona ermesi, Kıbrıs’ın huzur içerisinde yaşamasında anahtar rol oynamaktadır.