Hayatın en saf ve masum döneminde, çocuklar neşeyle oynamalı, hayal kurmalı ve sağlıklı bir şekilde büyümelidir. Ancak dünya üzerindeki bazı çocuklar, en temel ihtiyaçlarından mahrum kalarak büyümek zorunda kalıyor. İşte bu zor şartlar altında yaşayanlardan biri de, sadece 5 yaşındaki küçük Meryem. 25 kilodan 10 kiloya düşen Meryem'in yaşadığı açlık ve yetersiz beslenme, sadece fiziksel sağlığını tehdit etmekle kalmıyor; aynı zamanda ruhsal durumunu da derinden etkiliyor.
Meryem, bulunduğu bölgenin olanaksızlıkları nedeniyle yiyecek bulmakta zorlanıyor. Ailesinin ekonomik durumu, onun sağlıklı bir şekilde beslenmesini neredeyse imkânsız hale getiriyor. Çoğu gün, Meryem bir şeyler atıştırmak için yalnızca hayal gücüne güvenmek zorunda kalıyor. Bu zor koşullar altında, onun masum çocukluğunun nasıl bir kabusa dönüştüğü herkesin içini sızlatıyor. Ailesinin çalıştığı işlerden elde ettikleri gelir, günlük yaşamlarını sürdürmeye yetmediği için, Meryem sık sık aç kalıyor. Sosyal yardım kuruluşlarının desteği, bazen durumu biraz iyileştirse de bu, kalıcı bir çözüm sunamıyor.
Meryem'in durumu yalnızca onun hikayesini temsil etmiyor; dünyadaki pek çok çocuk, benzer yetersizliklerle karşı karşıya. UNICEF verilerine göre, dünya genelinde 150 milyon çocuk, yetersiz beslenme ve açlık nedeniyle hayat mücadelesi veriyor. Her gün, bu çocukların bir kısmı gereksinim duydukları besin maddelerine ulaşamadıkları için hayatlarını kaybediyor. Açlık, çocukların fiziksel gelişimini, eğitim süreçlerini ve genel yaşam kalitelerini olumsuz etkilemektedir. Meryem gibi çocukların gözündeki hayalleri, yetersiz beslenme karartıyor. Gelecekleri ve umutları, birer birer yok oluyor.
Meryem'in hikayesini duyduğumuzda, onun ve benzer durumdaki çocuklara yardım etmenin önemini anlıyoruz. Toplum olarak, bu çocuklara alternatif yollar sunmak, onların temel ihtiyaçlarını karşılamak ve sağlıklı bir geleceğe sahip olmalarını sağlamak bizim sorumluluğumuz. Yardım kampanyaları ve duyarlılık oluşturarak, bu tür vakalara dikkatimizi çekebiliriz. Meryem'in hikayesinin sona ermesi, tüm toplumun elinde. Bütün çocukların sağlıklı beslenme haklarının olduğunun bilincinde olarak çalışmalıyız.
Meryem ve onun gibi yüzbinlerce çocuk için, bir çocuğun sağlıklı bir şekilde büyüyebilmesi ve hayatta kalabilmesi adına hepimizin sorumluluk sahibi olması gerekiyor. Bu zorlayıcı gerçekler karşısında, yardım almaktan ve savunmasız kalmaktan başka çareleri yok. Bizler, Meryem'in hikayesinden yola çıkarak, toplumdaki diğer çocuklar için de el uzatmalıyız. Bunun için farkındalık yaratmak, sosyal medya üzerinden kampanyalar düzenlemek ve çeşitli bağış organizasyonlarına destek vermek, atılacak adımlar arasında. Unutulmamalıdır ki, her çocuk sağlıklı bir yaşamı ve geleceği hak ediyor.
Sonuç olarak, küçük Meryem’in hikayesi, sadece bir çocuğun yaşam mücadelesini anlatmıyor; aynı zamanda açlık ve yetersiz beslenmenin, dünyadaki pek çok çocuk için ne kadar büyük bir sorun olduğunu da gözler önüne seriyor. Desteklerimizle, Meryem için bir umut ışığı olabiliriz. Onun hikayesi, bizleri harekete geçirerek, daha iyi bir dünya inşa etme yolunda ortak bir adım atmamıza vesile olabilir.