Mersin, Türkiye’nin güney sahilinde yer alan ve turistik güzellikleriyle bilinen bir şehir. Ancak, 13 Ekim 2023 tarihinde yaşanan kuvvetli sağanak yağış, kenti felakete sürükledi. Yürekte bir korku, gökyüzünde yoğun bulutların dansıyla başladı. Aniden bastıran yağmur, kısa sürede dereleri, caddeleri ve sokakları oldukça etkili bir şekilde suyla doldurdu. Yerel yetkililer, bu beklenmedik duruma karşı acil harekete geçmek zorunda kaldı ve şehirdeki vatandaşların güvenliğini sağlamak için çeşitli önlemler alınmaya başlandı.
Bölgede etkisini gösteren şiddetli yağış, Mersin’in birçok bölgesinde sel olayına yol açtı. Yerel halk, evlerinin ve iş yerlerinin su baskınlarıyla karşı karşıya kaldığını bildirdi. Bazı bölgelerde su seviyesinin 1 metreye kadar yükseldiği gözlemlendi. Bu durum, özellikle kırsal kesimdeki tarım alanları için büyük bir tehdit oluşturdu. Tarım arazilerinde yaşanan su baskınları, ürünlerin zarar görmesine ve çiftçilerin maddi kayıplar yaşamasına neden oldu. Mersin Büyükşehir Belediyesi, selin önüne geçmek için hemen harekete geçti. Su tahliye ekipleri, felaketin yaşandığı bölgelere gönderilerek çalışmalarına başladı.
İçişleri Bakanlığı’na bağlı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), vatandaşlara, sel dolayısıyla oluşabilecek tehlikeleri en aza indirmek amacıyla çeşitli uyarılarda bulundu. Bu uyarılar arasında selin olduğu bölgelere giriş yapılmaması, iş yerlerinin kapatılması ve özellikle çocukların dışarıda bırakılmaması tavsiyeleri yer aldı. Uzmanlar, sağanak yağmurun ardından oluşan su birikintilerinin, hem sağlık açısından hem de güvenlik açısından riskler barındırdığını vurguladı.
Mersin’deki bu sel felaketi, iklim değişikliğinin etkilerinin giderek daha belirgin hale geldiği bir dönemde yaşandı. Son yıllarda bölgemizde meydana gelen aşırı hava olayları, sel, fırtına ve kuraklık gibi doğa olaylarının sıklığını artırıyor. Bu durum, kıyı kentlerinin altyapısını olumsuz etkiliyor ve yerel yönetimlerin önceliklerini yeniden gözden geçirmesine neden oluyor. Mersin’de daha önce de sel felaketleri yaşanmıştı; ancak bu kadar kapsamlı bir etki yaratmamıştı. Geçmiş yıllarda yapılan altyapı iyileştirmeleri ve sel öncesi hazırlıklar, hepimizi güvende tutmak için önemli adımlar olsa da bu tür doğal afetlere karşı her zaman hazırlıklı olmak gerektiği bir gerçek.
Yetkililer, Mersin'de yaşanan bu sel felaketinin ardından, benzer olayların tekrar yaşanmaması için afet yönetimi stratejilerini güncellemeyi ve alt yapı projelerini hızlandırmayı planlıyor. Eğitimler ve doğal afet tatbikatları ile kamuoyunu bilinçlendirmek, yerel yönetimlerin bir numaralı önceliği olacak. Hayati öneme sahip olan bu tür tedbirlerin yanı sıra, toplumsal dayanışma ve yardımlaşma da bu durumların üstesinden gelmek için önemli bir sosyal faktör olarak öne çıkıyor.
Kısa süre içerisinde Mersin’deki sel felaketinden etkilenen vatandaşlar için yardım kampanyaları başlatıldı. Yerel dernekler ve gönüllü gruplar, afet bölgesine gıda, giysi ve hijyen malzemeleri ulaştırmak için seferber oldu. Özellikle selin hemen ardından, yerel halkın dayanışma ruhu, Mersin’in güzelliklerinden biri olarak öne çıktı. Bu tür zor zamanlarda, birlik olmanın ve yardımlaşmanın gücü, hem toplumları hem de bireyleri daha da güçlendiriyor.
Mersin’deki sağanak yağış ve sel felaketi, hem bölge halkı hem de Türkiye genelinde bir farkındalık yaratma potansiyeline sahip. Altyapı sorunları, iklim değişikliğinin etkileri ve doğal afetlerle mücadelede alınacak önlemler, gelecekte benzer olayları önlemek adına ders niteliğinde. Bu olay, Mersin’in güçlü halkının dayanışma ruhunu bir kez daha sergilemesini sağladı ve afetlerin toplum üzerindeki etkisini bir kez daha gözler önüne serdi. Sonuç olarak, Mersin’de yaşanan bu felaket, hem devletin hem de bireylerin, bu tür durumlarla başa çıkabilmek adına daha güçlü bir şekilde hazırlanmasının gerekliliğini bir kez daha hatırlatmış oldu.